26 Aralık 2012 Çarşamba

alakasız kavramlarla hikayeler: Tütün - Kartal



Gözlerimi açmaya çalıştığımda iliklerime kadar titriyordum.  Görebildiğim kadarıyla burası yaşadığım yere hiç benzemiyordu.
Gözlerim eriyordu, sanki hayatım boyunca hiç bu kadar parlak bir ışık görmemiştim. Avazım çıktığı kadar haykırıyordum sadece. Bir de o koku vardı; keskin, burnumu yakan, ciğerlerime kadar işleyen. Sırılsıklamdım, üşüyordum, titriyordum, göremiyordum, burnumda o koku vardı ve bu zamana kadar hiç koku almamıştım.
O birkaç dakika tüm dünyayı algılamam için kısaydı fakat annemi tanımam saliselerle ölçülemezdi bile.
Kabuğumdan çıktığımdaki yalnızlık, korku, çaresizlik bir anda kendini huzura bırakmıştı. Yanıbaşımda sıcaklığını hissettiğimde beni kanatları arasına aldı. Titrememe hâkim olamıyordum ama onun kanatları altında kendimi bırakıverdim, kanım ısınmıştı.
Ben ve benimle beraber tüm dünyanın sesi kesilmişti kulaklarımda.
Günler geçti, bana her gün düzenli olarak yemek yetirip özenle yediriyordu bu dişi. Bende adeta evrim geçiriyordum her geçen gün. Tüylerim çıkıyor, boyum uzuyor, kanatlarım büyüyordu. Ve o koku hep bizimleydi. Evimizin kokusu, ailemizin kokusuydu artık. Doğduğum günden beri bizimle olan ve olacak olan.
Anneme bunu sormam çok geç olmamıştı. Bana yuvamızın hikâyesini anlattı hiç tereddüt etmeden. Babamla da o zaman tanıştım.
Kurak, cehennem sıcağı bir yaz gününde tanışmış annemle babam. Su çıkan bir kaynak bulmak için ikisi de büyük çaba sarf ediyorlarmış ki ikisi de o kaynakta karşılaşmışlar. İlk görüşte aşk olduğuna inanıyorlar. O an birlikte olmaları gerektiğini anlamışlar. Ardından bir yuvaları yapmaya karar vermişler ama o kadar kurak bir yazda yuva yapmak için bulunabilecek malzeme yok denecek kadar azmış. Yer olarak tanıştıkları su kaynağının yanındaki terk edilmiş evin en büyük penceresini seçmişler. Malzeme aramaya başladıklarında artık ümitlerini kaybettiklerinde bir tarlaya rastlamışlar. Bir tütün tarlasıymış. Tütünler toplanmış, dizilmiş ve kurutulmuşlar. O an göz göze geldiklerinde aynı şeyi düşündüklerini fark etmişler. İkisi de alabildiği kadar tütün almışlar ağızlarına. İki git, gel den sonra yuva neredeyse bitmek üzereymiş. Babam son bir tutam tütün almak için yola koyulmuş. Annem yuvayla uğraşırken o boş araziden birden çok yüksek bir ses yükselmiş. Bu silah sesiymiş. Babamı tütünlerden bir parça alırken gören çiftçinin biri hiç düşünmeden almış babamın canını. Doğduğum günden beri içime çektiğim o tütün kokusu benim hayatımın fonundaki kokudur her daim. Yuvamı, annemi, babamı her özlediğimde sigara için bir insanın üstünden uçarım o kokuyu doğduğum günkü gibi ciğerlerime çekeyim diye.
 Kartal Duman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder